Köroğlu
**KÖROĞLU**
Her şeyden önce şunu belirtmek istiyorum;
Yurdumuzun bir çok ilinde Sivas’tan Karsa hatta Türk Cumhuriyetlerinde anlatılan Köroğlu hikayeleri mevcuttur. Ancak, gerek Köroğlu’nun şiirlerinde geçen Bolu Beyi, gerek Bolu’nun dağlarının isimleri, (Köroğlu Dağları, Çamlıbel Yaylası vb.) Köroğlu’nun Bolu ile diğer bütün yerlerden daha çok bağlantılı olduğunu zaten gösterir.
Bununla beraber; Köroğlu isminin böyle geniş bir coğrafyaya yayılması, bir nevi masallaştırılarak bir efsane kahraman halini alması, onun gerçekte bir efsane olduğundan değildir. Aşağıdaki kaynaklarda da görüleceği gibi, 16. y.y ın ikinci yarısında Bolu İli Gerede İlçesi Dörtdivan Beldesi SAYUK köyünden olduğu anlaşılmaktadır.
Köroğlu hikayelerinin böyle geniş coğrafyalara yayılması ve halkın dilinde, nesilden nesile anlatılır olması sebebiyle; Köroğlu tipine yakışmayacak olaylar da zamanla hikaye içine girmiştir. Mesela Ayvaz ile Hoylu Beyin, Köroğlunun kocaklarının arasına katılmaları hakkında anlatılan (Köroğlu’nun, Ayvaz’ı babasından zorla kaçırması, yiğit bir ordu komutanı olan Hoylu Bey’in bir üç kağıt yaparak Köroğluna teslim olması, Köroğlu’nun ve atının ölümsüzlük pınarından içmesi sebebiyle olağanüstü meziyetler kazanmaları, hatta bazı hikayelerde atın uçması, Köroğlu’nun Bolu Beyinin kız kardeşi olan döne hanımı kaçırmak için falcı bir kadın kılığında, saraya girmesi vs.) gibi anlatımlar akla yatkın değildir. Yani, mertlik ve yiğitlik timsali bir karakter ile uyuşmayacak davranışlardır.
Ancak, olayın üzerinden asırlar geçmiş olmasını ve insanların böyle sevdikleri kahramanlar hakkında anlatacakları hikayelere, kendilerinden (belki kahramanı meth etmek, belki olayı daha mistik hale getirmek adına) mutlaka bir şeyler ekleyerek masallaştırmaya meyilli olmalarını göz önünde tutmak gerekir. Asırlarca (büyük bir bölümü) sözlü anlatım olarak günümüze kadar gelebilmiş Köroğlu hikayesi hakkındaki bu tezatlar, olayın bütünün muhteşemliğine gölge düşürmemelidir.
Şimdi, sitemizin bir internet sitesi ve hacminin sınırlı olduğunu da göz önüne alarak, yani konuyu fazla geniş tutmadan, Köroğlu’nun hayatını anlatmaya çalışacağım.
Aşağıda yapılacak olan Köroğlu Hayatı hakkındaki anlatımın temel kaynağını 1995 yıllarındaki Bolu Valilisi Sayın Yener RAKICIOĞLU’nun sözlü teşvikleriyle, Bolunun Kültürel Değerleri hakkında araştırma yapan emekli general Cevat ALPARSLAN’ın derlediği ve bir kitap olarak, 1995 yılında Bolu Kalkınma ve Tanıtma Vakfınca yayımlanan, BOLUNUN KÜLTÜREL DEĞERLERİ isimli kitap oluşturacaktır.
Ancak; Dörtdivanlı (hatta bütün Bolulu) torunlarına çağrım şudur ki: Burada anlatılan kısa tarihi bilgilerle yetinilmemelidir. Zira Köroğlu, tanınmayı hak eden bir şahsiyettir. Köroğlu’yu tanımak, mertliği, yiğitliği, arkadaşa sadakati, zulme rıza göstermemeyi tanımak demektir.
Köroğlu’nun Hayatı:
Prof Dr. Faruk SÜMER tarafından, 1580-1585 yılları arasındaki mühimme defterlerinin incelenmesi neticesinde 8 adet belge ile Gerede İlçesi Dörtdivan Beldesi SAYUK Köyünden olduğu anlaşılan Köroğlu; Devlet otoritesine durmadan baş kaldıran, huzursuzluk unsuru olan, çoğu zaman kendi aralarında bile boğuşan, anarşist diye tabir edebileceğimiz beynelminel grupların elebaşı değildir.
Bilakis;
Asayişin son derece bozuk olduğu, Celali isyanlarının acınacak hale getirdiği Anadolu topraklarında, ve hatta Celalilerin yaptıkları soygunlara, bir kısım askerler, talebeler, ve merkezi yönetimin idarecilerinin dahi katıldığı bir dönemde, ezilen Anadolu halkının, bilhassa Dörtdivan ve çevresinin, bir kahramanı, kurtarıcısı ve Oğuz geleneğine göre de Alp’i olarak ortaya çıkmıştır.
Çevresine topladığı koçaklarla birlikte, dağlarda sürdüğü hayatta; cesareti, kahramanlığı, haksızlığa ve zulme karşı başkaldırışından dolayı, yaşadığı 16. yüzyılın ikinci yarısında, örneği tükenmiş alp tipinin simgesidir.
Alp Tipi Diyorum. Çünkü bu tip, mücerret (soyut) bir tip değil, bilakis, Âşık Paşa’nın 1330 tarihinde yazdığı Garipnâne isimli mesnevisinin dokuzuncu bölümünde, bir Alp’te bulunacak 9 özellik şeklinde müşahhas (somut) hale getirilmiştir.
Bu özellikler:Yürek, kol kuvveti, Gayret, At, Zırh, Ok ve Yay, Kılıç, Süngü ve arkadaşlıktır. İşte Köroğlunda bunların hepsi bir arada vardır. Cesaret ve yürekliliği ile hiçbir şeyden korkmaması onun başta gelen özelliğidir. Öyle ki nara attığı zaman dağlar seda verir. Gümbür gümbür öter.
Gümbür gümbür öter.
Ok atılır kal’asından
Hak saklasın belasından
Köroğlu’nun narasından
Dağlar gümbür gümbürlenir
Köroğluyum, methim merde, yiğide
Koçyiğit değişmez cengi, düğüne
Sere serpe gider düşman önüne
Ölümü karşılar meydan içinde
.
Köroğlu’nun bileği, kol kuvveti de sağlamdır. İşte yine kendisine ait lirik bir şiiri:
Bolu Beyi, ıssız koydu dağları
Ak sineme vurdu gitti dağları
Köroğlu’nun demir kesen
Yiğidi doğuran ana bin yaşa
Davlumbazlar yeğde yeğde vuranda
Çarkacılar sağlı sollu dönende
BeyleriEğri kılıç ak gövdeyi bölende
Yiğit beyler şimdi durmasın gelsin
Köroğlu aynı zamanda gayretlidir.Hamiyet ve faziletlidir.
Vurun koçaklarım eyleyin gayret
Düşman elimizden olsun melamet
Hak dilerse, siz dönersiz selamet
Vurun koçaklarım vermeyin aman
Girin ey koçaklar er meydanına
Bugün cebellerin duman günüdür
Kargayı koymayın dost gülşanına
Yiğitlerin şeref, hem şan günüdür
Tabi ki Köroğluya kör babası Yusuf’tan kalan KIRATI her şeyin üstündedir.
Söyle hey Köroğlu söyle
Kıratın methini eyle
Düşmanı kıracak yerde
Boz bulanık sel olaydı
Çamlıbele süreyidim yolunu
Altınlardan nalladayım nalını
Üç güzele dokudayım çulunu
Elma gözlü, kız perçemli kıratım
Köroğlu, sadağını omzuna alıp döğüşe öyle gider.
Ala sadağımı sundum özüme
Hazaran kalkanım aldım dizime
Köroğlu der; kan göründü gözüme
Gelsin döğüşelim Bolu Beyleri
Yine Alp’in özelliklerinden; iyi kılıç kullanmak da Köroğlunun temel özelliklerindendir;
Köroğlu’yum arka verdim dağlara,
Kılıç kalkan hoş yakışır ellere,
Çok selam söyleyin ulu Beylere
Kan içen Beylerin günüdür bugün.
Köroğlu’nun ortaya çıktığı yıllarda Bolu’da, İstanbul’dan gönderilen Mehmet Bey adında bir Sancak Beyi vardır. Paraya düşkün, ahlaksız, zumlu seven ve şirret kişiliğiyle tanınır. Köroğlu’nun (Ruşen Ali), Babası (Deli Yusuf lakaplı) Yusuf’da Mehmet Beyin seyisidir. İyi cins atlara tutkunluğu olan Bolu Beyi Yusuf’tan kendisine iyi bir at yetiştirmesini ister. Daha sonra Köroğlu’nun atı olacak olan beyaz tayı kendisine teklif eden Yusuf’a kızarak gözlerini dağlattırır.
İşte bu olay ürerine, babasının intikamını almak ve artık dayanılmaz hale gelen Bolu Beyinin zulümlerine dur demek üzere Köroğlu otoriteye baş kaldırır ve dağa (Çamlıbel’e) çıkar. Bolu Beyinin zulümlerinden yılmış olan birçok yiğit de ona katılır. Kiziroğlu, Demircioğlu, Hoylu Bey, Ayvaz, Dağdeviren, Ayıboğan, Güdümen, İsa Balı bunlardan bazılarıdır. Tabi aralarında, o zamana kadar eşkiyalık yapmış olan ve bu yüzden zaten dağlarda bulunan Köse Kenan tipi insanlar da vardır. Ancak bunlar da Köroğlu ile beraber hareket etmeye başladıktan sonra, adam soyma ve yol kesme gibi eşkiyalıkları bırakıp, Bolu Beyinin zulmüne karşı mücadele etmeye kendilerini adamışlardır.
Yeri gelmişken Kısaca Kiziroğlundan bahsetmeden geçemeyeceğim. Köroğluna katılanların bir çoğu, Bolu Beyinin zulmüne uğramış, yani Bolu Beyi ile bir hesabı olan kişiler olmalarına karşılık, Kiziroğlu’nun durumu iyi ve Bolu beyinden kendisine bir zarar henüz dokunmamış olmasına rağmen, sırf zulme rıza gösteremediği için o da Köroğluna katılmış ve dağa çıkmıştır. Bu yüzden Köroğlu ona ayrı bir değer vermiş, yine kendisinin yazdığı şu şiir ile onu meth etmiştir.
Bir hışmınan geldi geçti
Kiziroğlu Mustafa Bey,
Bu dağları deldi geçti
Kiziroğlu Mustafa Bey.
Hay edende haya teper
Huy edende huya teper
Köroğlunu çaya teper
Kiziroğlu Mustafa Bey.
Yine bu kişilerden; Güç, kuvvet ve yiğitliğiyle ün yapmış ve koçakların arasında ayrı bir yeri olan Demircioğlu vardır. Demircioğlu’nun katılması da şöyle anlatılır: Demircioğlu o güne kadar Boluda nalbanttır. Köroğlu, atını nallattırmak için Delircioğlu’na gider. İki yiğit de daha önceden birbirini gıyabında tanımaktadır. Köroğlu kendisine gösterilen nalı eliyle büker ve bu nalların zayıf olduğunu söyler. Demircioğlu bu yiğide hayran kalır. Daha sonra özel yapım bir nal ile Köroğlunun atını nallar. Ancak güç gösterme sırası Demircioğlu’na gelmiştir. O da Köroğlu’nun verdiği altın parayı eliyle yazı ve turasını siler. Bu para geçmez bunun turası yok der. İki yiğit böylece şahsen de tanışmış olur. Köroğlunun teklifi üzerine Demircioğlu da Çamlıbele gelmeyi kabul eder. Köroğlu’nun, Demircioğlu ile ilgili şiirinden de kısa bir dörtlük verelim:
Seherden sabahtan esen ürüzgar
Yeller Demircoğlu durmasın gelsin
Kar kalkar açılır lale sümbüller
Güller Demircoğlu durmasın gelsin
Süremedi Köroğlu’da demini
Geyemedi güveyilik donunu,
Üç gün oldu kırat yemez yemini
Söylen, Demircoğlu durmasın gelsin
Netice itibariyle Köroğlu, kör babasının intikamını almak için çıktığı bu yolda, Bolu Beyi ile yıllarca mücadele etmiş, kendisine katılan diğer yiğit kişilerle beraber, Bolu Beyini perişan etmiştir.
Köroğlu’nun sonu, tüfenkin icat olması ve Köroğluna karşı kullanılmasıyla ilgilidir. Bunun üzerine, daha fazla direnemeyeceğini anlayan Köroğlu doğu illerine gitmiştir. Köroğlu isminin Kars ve Sivas dolaylarına yayılmasının sebebi bizim kanaatimizce budur. Hatta 1585-1590 yılları arası Osmanlı- İran seferine katıldığı ve bu seferde büyük yararlıklar gösterdiği dahi Doç. Dr. Yücel ÖZKAYA’nın, Köroğlu’nun Tarihi Şahsiyeti, Köroğlu Seminerleri Bildirimleri eserlerinde zikredilmektedir.
Hikayesi, bütün Türkiye’de ve Türk Cumhuriyetlerinde dillerde gezen, kendisi gönüllerde taht kurmuş olan, Türklüğün Alp tipini simgeleyen Köroğlu’nun henüz hiçbir yerde mezarı tespit edilememiştir. Köroğlu, zulme, haksızlığa, kötülüklere ve şer güçlere isyan bayrağıdır. O, horlanan, ezilen, haksızlığa uğrayan insanların, özlediği şahsiyettir.
Şimdi, Köroğlu’nun kendisini anlattığı, aslında Türk’ün mayasında bulunan duygularla dolu olan bir şiiriyle bitirelim.
Muhannetlik etmek değil kârımız
Ulular sözüne uyanlardanız,
Meydana girende, yoktur korkumuz
Kazaya rıza diyenlerdeniz
Bineyidim kıratımın üstüne
Alayıdım hançerimi destime,
Gâfilen varmayız düşman üstüne
Vakta hazır olun diyenlerdeniz
Ödleklerle hoş değildir aramız
Teke tek düşmana varmak töremiz
Muhannete sardırmayız yaramız
Yarayı kendimiz saranlardanız
Köroğluyum çıkam dağlar salına
At sürelim, mal yemezin malına
Başım koydum arkadaşın yoluna
Başı dost yoluna koyanlardanız.
Hazırlayan:
Mustafa ULUDAĞ
HAMZA EFE
BELEDİYE BAŞKANI
Tasarım ve Programlama: Omnportal