Çocuk Oyunları
HORAK OYUNU: Bir toplumu diğer toplumlardan ayıran faktör kültürdür. Sözlükler kültürü "Bir topluluğun tinsel özelliğini, duyuş ve düşünüş birliğini meydana getiren gelenek halindeki her türlü yaşayış, düşünce ve sanat varlıklarının tümü" olarak tarif eder. Dörtdivan'ın kültürünü araştırmaya başladığımızda çocukken oynadığımız oyunların çok önemli bir yer tuttuğunu farkettik. Bazıları unutulan, bazıları da günümüzde halen oynanan bu oyunları tek tek ele alıp, tarihçesi, oynanışı ve kuralları ile yazılı hale getirip, gelecek nesillere aktarmayı kendimize bir görev bildik. HORAK OYUNU Oyun en az ikişer kişilik iki takım halinde oynanır. Oyun için gerekli olan malzeme: 1-Horak (5-10 cm boyunda 3-5 cm çapında ucu topaç gibi yontulmuş ağaç) 2- Sopa ( Horak'a vurmak için 3-7 cm çapında, 50-100 cm uzunluğunda ) 3- Tahta (15-30 cm genişliğinde, 50-100 cm boyunda, muhtelif kalınlıkta) Oyun oynanacak alan seçilir. Tahtanın bir ucunun altına taş konularak yükseltilir. Diğer ucu yerde kalır. Böylece rampa elde edilmiş olur. Horak bu rampanın ucuna konur. İki takımdan birisi vurucu, diğeri tutucu olur. Tutucu olan takım horağın konulduğu rampanın karşısında ( rampanın yaklaşık 8-10 metre önüne) çizilen çizgiden sonra istedikleri yerde dururlar. Vuran takımda kaç oyuncu varsa her biri sırayla horak'a vurur. Tutucular horağı yere düşmeden tutmaya çalışırlar. Tutulan her horak, tutanlar için sayı, tutulamayan horaklar ise atıcılar için sayı olur. Vurucu rampanın kenarına gelerek sopayla horağa hızla vurur. Horak daha önceden çizilen çizgiyi geçmişse sayı karşı takımın olur. Vuruculardaki her oyuncu horağa birer defa vurduktan sonra yer değiştirilir. Vurucular tutucu, Tutucular da vurucu olur. Oyun 3 yada 5 defa yer değiştirilerek oynanır. 3 yada 5 defada alınan sayıların toplamına göre en çok sayıyı alan taraf galip gelmiş olur. Yöremizde bu oyun 14-25 yaş arası genç kızlar ve gelinler tarafından oynanır. Bu oyunla ilgili belli köylerde (Kadılar, Çardak; Çalköy) Horak Mayhası adı altında eğlenceler düzenlenir. Eylül ve Ekim aylarında yukarıda sayılan köylerde düzenlenen mayhalara (Panayır) çevre köylerden takımlar gelir. Köy takımları arasında horak müsabakaları yapılır. Bu müsabakalarda galip gelen takımlara mağluplar tarafından yemek ikram edilir. Yemek bütün takımlarla birlikte yenir. Bu oyun için kurulan mayhada(Panayır) ihtiyaçları olanlar alış-veriş yapma imkanı bulurlar Birbirleriyle tanışıp kaynaşırlar. Yeni dostlukların temeli atılır. Yakın zamana (1970'li yıllara) kadar oynanan bu oyun, kurulan panayırlar günümüzde unutulmaya yüz tutmuştur.
SAKLAMBAÇ NASIL OYNANIR
Saklambaç 5 Veya Daha Fazla Kişiyle Oynanır İlk Başta Bir Yer Seçilir Ve Ebe Olacak Kişi Oraya Sayar Ebeyi Belirlemek İçin Sayışma Yapılır Ve Oyuna Başlanır Belli Bir Yere Saklanır Oyuncular Ebe Saydığı Yere Deymeden Önce Saklanan Kişilerde
Oyuncu Duvara Ebeden Önce Değerse O Kişi Ebe Olmaktan Kurtulur
Bu Oyuncu Başka Bir Kişiyi De Kurtarabilir Eyer Her Kez Ebelerse O Kişi Yine Ebe Olur. Eğer Herkes Ebelenirse Ebe Olan Kişi Birini
Seçerek Tekrar Oyuna Yeniden Devam Edilir.
YAKAN TOP OYUNU: En az üç kişiyle oynanıyor.Çizgi çizilerek ki kale kuruluyor.Her kalede bir oyuncu oluyor.Ortada bir oyuncu veya grup oluyor.Kalede ki oyuncular ellerindeki topu ortadaki oyuncuyu veya grubu vurmaya çalıyor.Kaleden kaleye atılan top orta oyuncu tarafından düşürmeden yakalanırsa diğer oyunculardan yedek can alıyor.taki bütün herkesi vurduktan sonra o kişi veya grup ebe oluyor.
BiRDiR BIR OYUNU: Birdir bir yerin dibine girikidir iki tarladaki boz tilkiüçtür üç çifte git
dördüm dört döt vurmalı (atlarken ebenin üstüne hafifçe oturuyoruz)beşim fes kelleyi kes (bir elimizi kılıç yapıp ebenin ensesine vururuz.
altıyım atladım.
yediyim yel gibi
sekizim seksek (sekerek gidiyorduk atlamaya)dokuzum durak (atlayan atladigi yerde duruyo ve digerleri ona değmeyecek şekilde atliyo)onum oturak (atlayan altadigi yere oturuyor)onbirim çifte minare (ebe boynu eğik şekilde ayağa kalkıyo, öyle atlıyoruz)onikiyim fındık kırmaalı, onüçüm sevgiliye mektup
MET OYUNU -ÇELIK ÇOMAK OYUNU: Daha çok açık alanlarda oynanan bir oyundur. Oyuna bazen büyüklerin de katıldığı olur. Bu oyunda iki ucu yontulmuş kısa bir tahta yani çelik ile 50 – 60 cm uzunluğunda bir sopa yani çomak kullanılır. Oyun oynayacak olanlar iki gruba ayrılırlar. Bir tarafın oyuncusu eksik olursa bir kişi iki kişi yerine oynar ve bu kişiye Her iki taraftan birer kişi seçilir ve bu seçilen kişiler çeliklerini uzağa fırlatırlar. Hangi oyuncu çeliği daha fazla uzağa atabilmişe o taraf oyuna başlar (Dereçatı takımı diyelim) Oyun başlarken yere küçük bir çukur açılır veya iki taş çeliğin boyu kadar aralıklı olarak yan yana konur. Handırı takımı oyuncuları karşı tarafa geçer. Böylece oyun başlamış olur.Oyuncu elindeki sopayla çukurun üzerine yerleştirdiği çeliği karşı Handırı takımı taraf oyuncularına doğru hızla atar ve sopayı yere bırakır. Eğer Handırı takımı taraf oyuncuları atılan çeliği havada yakalarsa hem sayı kazanırlar hem de çeliği kaptıran Dereçatı takımı oyuncusu oyundan çıkmış olur. Handırı takımı çeliği yakalayamadıysa, çeliği düştüğü yerden tekrar yerdeki sopaya doğru atarlar. Sopayı vurabilirlerse karşı Dereçatı takımı oyuncusu yine oyundan çıkar. Vuramazlarsa Dereçatı takımı çelikle sopanın arasındaki mesafeye bakarak Handırı takımının bu mesafeyi kendi belirledikleri bir adımda almasını ister. Örneğin “3 adımda al, 5 adımda al” gibi. Handırı takımında adımını büyük atabilen ve kendine güvenen bir oyuncu bulunmazsa, ya da bu adım sayısında çomaktan çeliğe ulaşamazsa Dereçatı takımı adım sayısı kadar sayı alır. Eğer bu adımda yetişebilirlerse sayıyı Handırı takımı alır. Oyunun başında kararlaştırılan sayıya ilk ulaşan takım oyunu kazanır. Bir sonraki oyuna kazanan taraf başlar. hangi tarafın oyuncularının tamamı ölürse bu defa diğer taraf oyuna başlar. Bir takım kararlaştırılan sayıya hiç puan kaybetmeden ulaşırsa oyundan çıkmış bir arkadaşlarını tekrar oyuna sokarlar.
UZUN EŞEK: Bir ebe olur ve Oyuncular iki gruba ayrıldıktan sonra hangi grubun yatacağına, hangi grubun atlayacağına karar verilir. Yatacak takım yastığın önüne dizilir. İlk baştaki oyuncu eğilerek kafasını yastığa dayar ve arkasındakiler de bir öncekinin bacaklarından tutarak eğilir. Atlayanlar atlarken “uzun eşek gaba gaba döşşek” diye bağırırlar ve eşeğin üzerine bindikten sonra sürtünemez, ayaklarını dolayamazlar. Eşek çökerse atlayan grup tekrar atlar, atlayanlardan biri yere değerse yatan grup atlama hakkı kazanır. Eğer tüm grup elemanları başarılı bir şekilde eşeğe binerse, atlayanların en önündeki kişi “tek mi çift mi” deyip parmaklarıyla 1 veya 2 gösterir ve eşeğin en arkadaki oyuncusu tahmin eder. Bilirse atlama hakkı el değiştirir.
5 TAŞ: Birden fazla kişiyle oynanır.Beş tane yuvarlak taşla oynanır.Oyunun aşamaları şöyledir. Birler: Taşlar serbest yere bırakılır. Ebe yerdeki taşlardan uygun olanını seçer. Seçtiği taşı havaya atar. Her attığında yerden bir taş alıp havaya attığı taşı yakalar. Yerdeki taş bitinceye kadar işlem devam eder. Eğer havaya attığı taşı kapamaz veya yerden almak istediği taştan başka taşa dokunursa oynama hakkını arkadaşı kazanır.İkiler: Taşlar yere bırakılır. Taşların içinden uygun olanı ele alınır. Yerdeki taşlar ikişerli olarak alınmaya çalışılır.Üçler: Taşlar yere atılır taşın biri tekli olarak ele alınır. Diğer üçü tek seferde alınmaya çalışılır. Dörtler: Taşlardan uygun olan bir tanesi havaya atılır. Yerde kalan dört taş bir seferde alınmaya çalışılır.Dedeler: Taşlar yere atılır. Başparmak ve şahadet parmağının arası açılarak bir kale görüntüsü verilmeye çalışılır. Oyuncu yerden bir tane uygun taşı eline alır. Rakip oyuncu en son parmağın arasından geçecek taşı seçer. Bu taş diğer taşların parmaklar arasından geçirilmesine engel olacak taştır. Oyuncu eline aldığı taşı havaya atar. Havaya attığı esnada yerdeki taşı kaleden geçirmeye çalışır. Bunun için iki hakkı vardır. Birinci seferde taşı düzeltir. İkinci seferde taşı parmakları arasından geçirir. Eğer bu esnada taşı başka bir taşa çarptırır veya havaya attığı taşı kapamazsa hakkını rakip oyuncuya verir. Tüm bunlardan sonra oyunun final bölümüne geçilir. Taşların tamamı avucunun içinde hafifçe yukarı doğru atılır ve avucun tersiyle taşlar tutulmaya çalışılır. Avucunun tersinde en çok taş kalan oyuncu oyunu kazanır.
3 TAŞ: Oyuncuların amacı, kesişme noktalarına yerleştirilen taşlarla yatay, dikey ya da çapraz yönde bir sıra oluşturmaktır. Oyuncular taşlarını sırayla ve teker teker boş kesişme noktalarına yerleştirerek oyunun başlangıç konumunu oluştururlar. Sonra her oyuncu sırayla bir taşını komşu bir boş noktaya geçirir ve üçlü bir sıra oluşturmaya çalışır. Taşlarıyla ilk sırayı oluşturan oyuncu kazanır.
9 TAŞ: Dokuz taş oyuncuların taşlarıyla bir sıra oluşturmaya çalıştığı bir oyundur. Bir yere iç içe üç kare çizilir ve kenarları orta noktalarından birleştirilir. Böylece 12 köşede ve 12 kenar üzerinde olmak üzere 24 nokta ortaya çıkar. Oyunun başında, iki oyuncu sırayla birer birer taşlarını noktalara yerleştirir. Dokuzar taş yerleştirildikten sonra sırayla hamle yapmaya başlanılır. Yatay, dikey veya çapraz bir üçlü dizebilen oyuncu rakibinin bir taşını dışarı atma yani “kırma” hakkı kazanır. Fakat bir üçlü dizi içindeki taşlar kırılamaz. Eğer tüm hepsi üçlülerin bir parçasıysa herhangi biri kırılabilir. İki taşı kalan oyuncu, oyunu kaybeder.
KIBRIT OYUNU: Bazen kibritlerin çöplerini yere yavaşça bırakılır ve kımıldatmadan kibrit çöpleri teker teker toplanır. En çok toplayan kişi kazanır.
Birde su bardağı içine sokabilmek için oynanır.birkaç kişi düz bir tablanın kenarına toplanır. Bardak tablanın ortasına konur ve sırayla herkes kendi önünden kibrite başparmağını vurarak bardağın içine koymaya çalışır. Bardağın kenarına içine girmeden durursa puana bakılmadan oyunu o kişi kazanır.
YÜZÜK: Kış geceleri kadınlı erkekli erişkin grupları tarafından oynanan bir oyundur. Oyuna katılanlar iki gruba ayrılırlar, her gruptan bir kişi seçilir. Bir tepsiye iki fincan ters konulup birisinin altına yüzük saklanır. Hangi oyuncu yüzüğün hangi fincanın altında olduğunu bilirse oyuna onun ekibi başlar. Tepsiye birisinin altında yüzük saklanacak biçimde 12 fincan kapatılır. Oyuna başlayan gruptan birisinin önüne tepsi getirilir ve yüzüğü tek defada bulması istenir. Bulamazsa sıra aynı gruptan bir sonraki oyuncuya geçer. Yüzük bulunduğunda tepside kaç fincan varsa o grubun hesabına o kadar puan yazılır. İlk açan kişi yüzüğü bulursa 20 puan alır. Ancak ilk oyuncu bulamaz da ikinci oyuncu bulursa 10 puanı karşı ekip alır. Yani ikinci hamlede yüzüğü bulmamaya gayret etmek gerekir. Önceden belirlenen 200-300 gibi bir puana ilk erişen grup oyunu kazanır. Kaybeden ekip diğer ekibe ziyafet vermek ya da başka bir isteklerini yerine getirmek durumundadır.
İP ATLAMA OYUNU: Uzunca bir ipi iki ucundan tuttuktan sonra dirseklerinizi kırarak ellerinizi omuz hizasında kaldırılarak ip sallanır.. Daha sonra ipi öne doğru çevirilir. ve ip yere değdiği anda üzerinde zıplanılır. . Oyunu daha zevkli hale getirmek için bir sağ bir sol ayakla, geriye doğru veya dirsekleri çapraz yaparak atlanabilir.
KUTU KUTU PENSE OYUNU: Oyuncular el ele tutuşarak daire olurlar ve melodisiyle“kutu kutu pense Elmamı yense Arkadaşım -bir isim söylenir- Arkasını dönse” Tekerlemesini söylerler.Adı söylenen oyuncu arkasını döner. Sırayla herkes arkasını döndükten sonra aynı tekerlemeyle önlerine dönerler.
İSTOP: İki gurup arasında oynanıyor.Bir çizgi çekiliyor.Çizgiden altı adım uzağa küçük kiremit parçaları üst üste diziliyor.Başında bir oluyor.Diğer oyuncular dalyayı devirmek için yerden yuvarlayarak atıyor.Dalyayı topla yıkan olursa,ebe topu alıyor ve oyunculardan birini vurmaya çalıyor. Diğer gurup dağılan kiremit parçalarını son parçasına kadar üst üste dizmeye çalışıyor.Dizme işini bitirmeden gurubun bütün oyuncuları topla vurulursa diğer gurup ebe oluyor.Topla dalyayı yıkamadıkları zaman yine diğer gurup ebe oluyor.Oyun böylece devam ediyor.
HÖLLÜ: Hot kazmaca da denir? Ucu sivri ağaç parçası ve küçük met değneği ile oynanır daire seçilir herkes kendi dairesi içine girer ebe met değneğini herkesin kendine ait daireye doğru atar eğer met değneğine vurursa ve met değneği belli bir uzaklığa gidip ebe getirinceye kadar geçen sürede ebenin çukuru derin bir şekilde kazmaya başlanır. En son kimin dairesindeki çukur derinse o yenilir ve o çukura konur.
KÖREBE - KÖREBE NASIL OYNANIR: Körebe" oyunu, 10-12 çocukla oynanır. Önce ebe belirlenir ve ebenin gözleri bir bezle bağlanır. Oyun adını, ebenin gözlerinin bağlanmasından alır. Ebe ortada kalacak biçimde oyuncular bir halka oluştururlar. Türkü söyler dönerizBil bakalım biz kimizElindeki değnekleGöster bizi körebe Sözlerini yinelerken halkayı bozmadan el çırparak ebenin çevresinde dönerler. Ebe bu sırada kollarını öne doğru uzatarak dokunduğu kişinin başını, yüzünü ve üstünü elleriyle yoklar. Kim olduğunu anlayabilirse adını söyler. Eğer tanırsa, dokunduğu oyuncu ebe olur. Tanıyamazsa, oyun aynı ebeyle sürer. Körebe evin içinde oynandığı gibi dışarıda da oynanır.
ÇIVI: Tek gerekliliğin bir çivi ya da çakı olduğu çamurda oynanan güzel bir oyunumuzdur. iki ya da daha fazla kişi merkeze konmuş bir noktaya ulaşmaya çalışır ve çevresine dair çizerler. Bu daireler çizilirken bir birlerinin çizgileri üzerinden geçmemeli ve sınırların dışına düşümemelidir. Çizgi çizmek için gerekli noktayı ise elinizdeki çiviyi çamura saplayarak belirlersiniz.
Genel de bu oyun annenizden çamurla oynadığınız için azar hatta dizleriniz çamurlanmış ise bir tokat ile sonlanır
TÜF TÜF: Tek ihtiyacınız yarım metre uzunluğunda bir elektirk borusu ve bunun ile atacağınız kağıt rulolardır. Tabi bir de bunları atarak rahatsız edeceğiniz arkadaşlara ihtiyacınız var. Bu boruların üst üste bağlanması ile dürbünlü olarak tabir edilen daha canti ve göz alıcı oyuncaklarınız olabilir. Ayrıca atacağınız kağıt tüf tüf ruloları yerine başka şeylerde kullanabilirsiniz. Örneğin çitlembik bunun için biçilmiş kaftan olabilir.
Ayrıca tükenmez kalem dışı (Bic markalar tavsiye edilir) ile küçük kağıt parçaları atabileceğiniz taşınabilir modeller de yapabilirsiniz. Böylece ders sırasında sınıfın diğer köşesinde oturan arkadaşınızı rahatsız etmeniz mümkündür. bir süre sonra mermilerin kütlelerinin en az yüzde 50si oranında tükürük taşımaya başlayacak olması saldırının keyfini daha da artırır. Özellikle bu oyun öğretmene yakalanılarak biter.
MISKET - TIK: Oyuna belirlenen açılış sayısındaki misketi yatırabilen herkes katılabilir. Bütün misketler yanyana dizilir. Ardından bir baş belirlenir (Bazı oyunlarda sıralama atışında en yakına atmış oyuncu belirler ). Sonra da oyuna katılan oyuncular misketlerini atarlar. Oyunun bir sonraki aşamasına ilk başlayacak olan kişi misketini en uzağa atmış olandır.
Bir sonraki adımda atışınız ile belirlenmiş olan baş tarafına en yakın mümkün ise baş tarafından vurmak hedefinizdir. Ne kadar baştarafta vurursanız o kadar misketi alırsınız. Oyuncular sırayla alabildikleri kadar misketi toplar ve bir sonraki tarafına geçerler. Eğer atışınız misket çizgisinin bu tarafında kalmışsa oyun dışı kalırsınız.
Oyunun devamı olarak eğer bütün misketler toplanmamış ise diğer taraftan bir seri atış daha yapılır. Burada da en uzaktaki taş sahibi ilk atış hakkına sahiptir. Eğer hâlâ ortada misket var ise bir sonraki tura yere kalır.
Burada genelde atış yapılan güzel iri misketlere kaflik dendiğini de belirtelim.
KÖŞE KAPMACA
Sokakta da oynanabilmesine rağmen genelde evlerde oynanan bir oyundur. Televizyonun günlük yaşamdaki hakimiyeti henüz kurulmamışken özellikle havanın erken karardığı ve soğuk olduğu kış günlerinde ailecek gidilen komşu ziyaretlerinde bir araya gelen çocuk kalabalığı tarafından evin büyüklerin oturmadığı bir kısmında oynanır. Kural basittir. Kişi sayısından 1 az köşe belirlenir bir kişi ebe olur diğerleri köşeler arasında yer değiştirirken ebe boş bir köşeyi ele geçirmelidir. Köşe değişirken açıkta kalan da ebe olur. Oyun için en az 3 kişi gerekir ama ideal rakam 5-6′dır.
Genelde gürültünün artması sonucu annelerden birinin kızması sonucunda biter. Yerini eninde sonunda benzer bir gürültü seviyesine varacak başka bir oyun alır.
EVCILIK: Yeryüzünün muhtemelen en eski ve ömür boyu oynanmaya devam eden tek oyunudur. Kaç yaşında olduğunuz farketmez 7sinde de 77sinde aynı kapıya çıkar! 7 yaş ve öncesinde oynanan hali her iki taraf için daha az zararlıdır. Evin hanımı çamurdan yemekler yapar erkek ise dışardan yemekte kullanmak üzere (sümüklü böcek gazoz kapağı çalı çırpı) çeşitli malzemeleri toplar ve eve getirir. Bir saat geçtikten sonra yalancıktan akşam gelir ve kızla erkek birbirine sarılarak uyuma numarası yaparlar.
YAĞ SATARIM: Oyuncular halka şeklinde dizilip otururlar. Aralarından birisi ebe seçilir. Ebenin elinde ucu düğümlü bir mendil vardır. Elindeki mendili gizleyerek halka şeklinde dizilen oyuncuların etrafında dolanır. Bazen mendili bir oyuncunun arkasına bırakıyormuş gibi duraklar. Buna benzer hareketlerle oyuncuları şaşırtmaya çalışır. Oturanlar arkalarına bakamazlar. Ancak elleriyle yeri yoklayabilirler. Ebe olan oyuncu arkadaşlarının etrafında dönerken, bir taraftan
Yağ satarım bal satarım
Ustam ölmüş ben satarım
Ustamın kürkü sarıdır
Satsam on beş liradır
Zam-bak zum-bak
Dön arkana iyi bak
söyler. Birkaç kez bu şekilde dolandıktan sonra elindeki mendili bir oyuncunun arkasına bırakır. Bunu farkeden oyuncu yerinden fırlar ve ebeyi kovalamaya başlar. Eğer kendi yerine oturmadan yetişirse, yerine oturana dek mendille ebenin sırtına vurur. Oyuncu mendili fark etmezse, halkayı dolanıp gelen ebe, yerdeki mendili alıp ona vurur. Bu kez arkasındaki mendili fark etmeyen bu oyuncu ebe olur. .
Yağ satarım, bal satarımUstam ölmüş ben satarımZam-bak, zum-bakDön arkana iyi bak
Oyun böylece devam eder.
MENDIL KAPMACA: Ortada mendili tutacak biri seçilir. Sonra çocuklar aldım verdim ben seni yendim oyunuyla iki gruba ayrılırlar. Çizgilerden çıkış yapan çocuklar arasında mendili yakalayan yakalayamayanı mendille ebelemeye çalışır.
AÇ KAPIYI BEZİRGAN BAŞI: Bu oyun icin en az 4-5 oyuncu gerek. Iki oyuncu Bezirgan basi olur ve karsilikli durup iki ellerini tutup kapi yaparlar. Oyuncular bezirganların önünde sıraya girerler ve hep birlikte aşağıdaki tekerlemeyi söylerler.
Oyuncular : Aç kapıyı bezirgan başı
Bezirgan Başı : Kapı hakkı ne verirsin?
Oyuncular : Arkamdaki yadigar olsun
dedikten sonra sırayla bezirganlar ellerini yukari kaldirarak açtığı kapıdan geçmeye başlarlar
bu arada bezirganlarda 1 sıçan 2. sıçan 3. kapan tekerlemesi bittiğinde geçmekte olan oyuncuyu yakalarlar. ellerinin arsinda hapis edilen bu cocuk artik bu bezirganlarin birinin yerini almasi gerek. Oyun böylece devam eder ve her yeni oyunda yeni bir cocuk ebe yani sican olur ve kapana yakalanir.
Tornet: Kendisine çeşitli yörelerde bilyelide denir. Mahallenin Formula 1 yarış arabalarıdır. Özellikle yokuşu bol olan semtlerde revaçtadır.
Oturak olarak kullanacağınız bir tahtanın altına iki çubuk çakar bu çubukların ucuna da teker yerine geçecek birer bilyeli rulman takarsınız. Dönüş kontrolü için bazılarında ön takım ayakla yönlendirilebilecek şekilde çakılmış olur.
Her çocuğun bahsi geçen bilyeli rulmanları bulamayacağı ortada. Dolayısı ile bu tornet sahibi çocukların çevresinde bir de pit ekibi oluşur. Hep beraber komşu mahallenin ekibiyle yarışılır.
Çoğu zaman oyun çarpılan bir duvar taş sonucunda küçük sıyrıklar ve tornetin hasar görmesi ile sonlanır.
YAZI TURA: Havaya atılan bir madeni paranın, düştüğünde üstte kalacak tarafını tahmin etmeye dayalı şans oyun Oyun, adını madeni paraların yüzlerine verilen isimlerden alır. Madeni paraların, üzerinde ünlü bir şahsın büstü olan tarafına tura, çoğunlukla yazı ve sembollerle bezeli olan diğer tarafına ise yazı denir.
YAKANTOP: Sayıları eşit iki grup ile oynanır Sonra ikiye bölünen bir uzunluğu kapsayan iki çizgi çizilir bu çizgiler eşit aralıkta olmak üzere ortadan bir çizgi ile ayrılır. Oyun sahası çizildi... Sıra oynamakta. İlk önce yazı tura atılarak topun hangi gruptan başlayacağı seçilir. Sonra herkes istediği grubuyla sahaya geçer Her grubun bir kalecisi olur. Kaleciler orta çizginin ayırdığı iki çizgiden birine geçer ama grubunu vurmamak için grubunun olmadığı tarafa geçer. Bu oyunda en önemlisi kimse can veremez vurulan kaleye geçer topu havadan kapan can tutmuş olmaz yere değdikten sonra top size değerse vurulmuş sayılmazsınız vuruldunuzda herhangi bir kişi yere değmeden o topu kaparsa vurulmuş olmazsınız ve kaleciniz topu size yollarken topu tuttuktan sonra yere düşürmüş veya bir
yerinize değip topun yere düşmesi sizin oyundan çıkmanızı sağlamaz çünkü kendi kaleciniz
BİLEK GÜREŞİ: İki kişi arasında oynanır. Oyuncular bir masada karşı karşıya dururlar. Rakipler ellerini birbirinin bileklerinden yakalar. Her oyuncu karşı taraftakinin elini masaya yatırmaya çalışır. Bunu başaran kazanmış olur.
Bu oyunda rakiplerin “ şlla ki kazanacağım” diyerek ısrarcı olmamaları gerekir. Zira inat sakatlıkla sonuçlanabilir.
ÇEMBER ÇEVİRME: Çember çevirme küçük yaştaki çocukların en çok sevdiği oyunlardan biriydi. Çemberler varil kasnaklarından, eski bisiklet tekerleklerinden, tekerleğe benzeyen her şeyden oluşabilirdi.
Çemberi çevirmek için bir yürütücü yapardık. Bazen birkaç bir arkadaş bir araya gelir, çemberlerimizi yarıştırırdık.
Kazanana hiçbir ödül verilmezdi. Ama biz çmber çevirmaktan duydğumuz zvki zaten hiçbir ödülle değişmezdik.
ÇUVALLA YÜRÜME: Şenliklerde düzenlenen yarışmalardan biri de çuvalla yürüme oyunudur. Yarışmacıların çuval içinde seke seke hedefe ulaşma çabaları görülmeye değer bir manzaradır. Bu durum, izleyenleri kahkahadan kırar geçirir.
TOPAÇ;konik biçimli, ucunda kalın bir çivi bulunan, elle ya da iple çevrilen ve genelde tahtadan yapılan bir oyuncaktır. Topaç oyununda ise topaç iple sıkıca sarılır ve hızlıca yere fırlatılır. Topacı en uzun süre döndüren kişi oyunun galibidir
HAMZA EFE
BELEDİYE BAŞKANI
Tasarım ve Programlama: Omnportal